14 Mart 2022 Pazartesi günü ve bugün Tıp Bayramı... Öncelikle Gecesini gündüzüne katıp bu aziz millet için çalışan ve çabalayan doktor, hemşire, asistan, kısacası tüm sağlık çalışanlarımızın bu müstesna günlerini canı gönülden tebrik ediyorum.
Tıp bayramı, “Her yıl mart ayının 14'ünde kutlanan, Türkiye'de tıp alanında çalışanların hizmet sorunlarının tartışıldığı, bilime katkılarının ödüllendirildiği bir anma ve kutlama günüdür.” diye biliyorum. Fakat bakıyorum da tıp bayramı olan bu 14 Mart, bayram olmaktan çıkmış ve sanki hastalara eziyet çektirme gününe dönüşmüş gibi...
Ben bir kız babasıyım ve benim kızım gibi binlerce hasta bugün hastanelere gitti ve “kusura bakmayın bugün sağlık çalışanları grevde” cevabını aldılar. Evet bu cevabı aldılar almasına ama ne yapacaklardı bu hastalar ve hasta yakınları...
Durumu ağır olan vardı. Bir an önce müdahale edilmesi gereken hastalar vardı. Şimdi bu hastalar ne yapacaktı, nereye gideceklerdi doğrusu anlamak mümkün değil...
Yoksa hastalar da bu durum karşısında grev yapıp, “Allah’ım bizim hastalığımızı iki günlüğüne durdur, doktorlarımız gönüllerince bayram/grev yapsınlar, sonra hastalığımızı kaldığı yerden devam ettirirsin” mi desinler. Yoksa bu tür şeyler peri masallarında vardı da, benim mi bilmiyorum? Yahut ben bir rüyadayım da henüz kendime mi gelemedim?
Doğrusu ne yapacağımı ve nasıl bir yol izleyeceğimi bilmez ve bilemez bir halde Konya Şehir Hastanesinin poliklinik kapısı önünde kala kaldım. Bizim gibi bir çok hasta, çektikleri acılar yetmiyormuş gibi bir de psikolojik açıdan yıkımla karşı karşıya kaldılar.
Bazılarımız şunu düşünebilir, “neden acil servise gitmiyorsunuz?” diye... Doğrusu Acil Servis şansımızı da denedik ve aldığımız cevap: “Bizim vereceğimiz hizmet sınırlı, bundan sonrası uzman doktorların işi”, kısaca iki gün dişimizi sıkıp ölmemek için Allah’a yalvaracağız. Yani çaresiz bekleyeceğiz. Neden? Çünkü doktorlarımız rahat rahat bayramlarını/grevlerini yapsınlar diye...
Tabi bugün tıp bayramı, zavallı hastaların içine düştükleri psikolojik durumdan dolayı tedavi umutlarının yıkılması kimin umurunda...
Çünkü bugün tıp bayramı, herkes sevinmeli ve ne olursa olsun bayramdaki/grevdeki doktorlarımızın bu vakurlu ve sorumlu/sorumsuz hallerini alkışlamalı…
Şimdi sesleniyorum Sayın Sağlık Bakanıma ve bu hastaneleri yöneten sayın yöneticilerimize; ne yapalım... Söyleyin, Allah aşkına ne yapalım?
Bir köşeye çekilip ölümü mü bekleyelim? Yoksa gerisin geri evlerimize mi dönelim?..
Bu arada şunu da söyleyeyim; özel hastaneye gidip muayene ve tedavi farkı ödeyerek, sağlık hizmeti alacak kadar durumu iyi olan bir baba da değilim...
Tekrar soruyorum ne yapayım? Kızımın bu hali karşısında parçalanan yüreğimi nasıl teskin edeyim? Söyleyin Allah aşkına yüreğim nasıl dayansın? Veya yüreği dayanacak bir baba varsa söylesin bana?...
Ey bayram/grev yapan sayın doktorlarımız! Sizin evladınız yok mu? Sizin çocuğunuz yok mu? Hastalanan ve durumu ağır olan sizin çocuğunuz olsaydı, yine de bayramdayız/grevdeyiz der miydiniz? Allah korusun bir meslektaşınız kaza geçirip hastaneye kaldırılsaydı, sizler yine de bayrama/greve devam eder miydiniz? Yoksa hastalık sizin semtinize uğramıyor mu? Yüreği yanan babaları/hasta yakınlarını hiç mi düşünmüyorsunuz?
Kıymetli sağlık çalışanları! Benim evladım veya bir başkasının evladı veya babası veya annesi veya kardeşi, belki de sizin bayramınız/greviniz süresince hastalığı daha da ağırlaşacak, Allah korusun belki de birileri bayram/grev yapılan hastanelerden birinin önünde ölecek.
Peki şimdi ne yapacağız?
Hani koruyucu hekimlik ...
Hani Hipokrat Yemini...
Kalın sağlıcakla...
Eğitim Uzmanı