1979 yılında İran İslam Devrimi gerçekleştiğinde, bütün dünya Müslümanlarını bir heyecan sarmıştı. Doğu, Batı, Kuzey Güney gibi coğrafi bölünmelerin, toplumsal ve etnik ayrımların ötesinde bir İslam birliği bilinci yeniden ortaya çıkacak, ümmet bilinci ile Müslümanlar yeniden şahlanacak ve insanlığın beklediği merhamet medeniyeti, adalet güneşi ve özgürlük ışıklarıyla yeniden parlayacaktı. Bir Amerikan projesi olarak başlayan ve aslında “Bahar” kelimesini de kirleten “Bilmem Ne Baharı”, çeşitli Arap ülkelerinde baş göstermeye başlayınca Müslümanlar tekrar savrulmaya başladılar. Tıpkı Osmanlı devletinin son günlerinde olduğu gibi, bu büyük oyun karşısında Müslümanlar daha da kenetleneceği yerde, toplumlarının ve coğrafyalarının zindanına gömülerek yerel siyasetlerinin peşine takıldılar.
Dünyaya Müslümanlarını Büyük Şeytan Amerika’ya karşı bilinçlendiren İran, bu gün bir başka dünya irisi Rusya’nın peşine takılarak küresel oyunlarla oyalanıp, Suriye’de dökülen kana karşı duyarsız kalıyor; hatta destek oluyor. Batılı Emperyalistlerin yerli uşaklarıyla birlikte başlattıkları, “İslam dünyasını Şiî- Sünnî kamplarına ayırma projesi”ne çanak tutuyor. Suriye’de ekilen mezhepsel kin tohumlarına can suyu veriyor. İran aydınları nerdesiniz? Ali Şeriatî nerdesin? Sen demiştin ki, “Şiî kardeşim, Kerbela törenlerinde zincirleri sırtına değil, Emperyalistlerin yüzüne vur.” Bu gün bazı Şiî kardeşlerimiz, zincirlerini Sünnî kardeşlerini beynine indiriyor.
Iraklı Mukteda es-Sadr, senin deden Muhammet Bakır es- Sadr, Suriye’deki Esed’in kan kardeşi olan, bir başka Batı maşası Saddam’ın işkencesiyle şehit oldu. Saddam’a Sünni diye aklı başında hiçbir Sünnî Müslüman sahip çıkmadı. 8 yıl süren İran- Irak savaşında, Irak’ın başında Sünni bir Baasçı var diye, zerre kadar iman ve izanı olan hiçbir Sünnî, Saddam’a kahraman gözüyle bakmadı.
Lübnanlı Hasan Nasrallah, sen iyi biliyorsun ki, bu gün Suriye’de oynanan Global Oyun, İslam toplumunu Şiî- Sünnî diye ikiye ayıracak ve bu toprakların derinliklerine kin tohumlarını ekecektir. Niçin susuyorsunuz? Nasıl oluyor da temelleri Batı Emperyalistleri tarafından atılan Baas fikrinin eseri olan Esed’e Şiî diye sahip çıkıyorsunuz?
Osmanlı devletinin son günlerinde de nerdeyse aynı şeyler olmuştu. İçeride Osmanlı Türkçüleri, “Türkün Türk’ten başka dostu yoktur” diyerek İslam kardeşliğini bir ütopya olduğunu söylüyordu. Buna karşılık, İslam coğrafyasındaki bir kısım Müslümanlar Batılı Emperyalistlerle el ele vererek, Osmanlı devletini arkadan vuruyor, diğer bir kısmı ise bu durumu seyrediyordu. Hint Müslümanlarının feryadı ve yardımları da sadre şifa olamıyordu. Nihayet Osmanlı parçalandı. İngiliz sömürgesine çanak tutan Araplar, bu gün ne çok mu rahat? İngilizler onlara vaat ettikleri hangi sözlerini tutular? Sözlerini tutmak şöyle dursun, bütün Arapları paramparça edip ortalarına bir hançer gibi İsrail devletini yerleştirdiler.
Şimdi, İslam ümmeti aynı sınavı veriyor. Başta Amerika olmak üzere, bütün emperyalist güçler İslam coğrafyasında bir ameliyat yapıyorlar. Sınırları yeniden belirlemek, yeni düşmanlıkların tohumlarını atmak, yeni yapay devletler türetmek için kolları sıvamış durumdalar. Elbette tamamı değil ama bir kısım Müslüman Kürt kardeşlerimiz “Türkiye’yi bölmenin tam zamanı” diyerek emperyalist rüzgara canlarını kaptırmış gidiyorlar. Zannediyorlar ki, Türkiye bölünürse biz özgür, onurlu ve başı dik bir ulus olarak tarih sahnesindeki yerimizi alacağız. Modern dünyanın Emperyalist ilahları, Olimpos dağında, her zaman yaptıkları ve Müslüman dünyanın gaflet ve dalaleti nedeniyle kolaylıkla uyguladıkları “böl, parçala, yut” siyasetini uyguluyorlar. Anadolu insanının çok hikmetli bir sözü vardır: “Ev yanarsa farelere de kalmaz”. Zannetmeyin ki, Emperyalist Batı, Türkiye’yi böldükten sonra sizi bir bütün olarak tutacak ve muasır medeniyetin tepesine oturtacak. Bu ateş, herkesi yakacak. Bu gün ulus düzeyinde seyreden makro ırkçılık yarın kabile ve aile düzeyine inecek. Gözlerimizi dört açalım, bu gün Afrika’da yaşanan mikro ırkçılıktır. Afrika’da uluslardan çok kabileler çatışıyor. Dün uluslara silah satan Batılı Emperyalistler, bu gün kabilelere silah satıyorlar.
Ortadoğu İslam coğrafyasının toplumları, gaflet, dalalet hatta hiyanet içinde değilsek bilelim ki, bu gün daha iyi günümüzdeyiz. Bu gün Ortadoğu’da uygulanan etnik ayrım projesi hedefine ulaştıktan sonra mikro ırkçılık projesi başlayacaktır. Bu sefer bizi kabile ve aşiretler olarak ayıracak ve Afrika’da olduğu gibi, aşiret savaşlarını kapımıza getirecek.
Şimdi bazıları şunu düşünebilir: Hocam, bu gün Türklerin de Arapların da Kürtlerin de tümü Müslüman değil; artık Müslüman zulmünden bahsedilemez. Kocaman bir kitlemiz Laik, Kapitalistlerimiz, Marksistlerimiz hatta Ateistlerimiz ve Feministlerimiz bile var. Biz zaten Batılı olmuşuz, Batı bize ne yapacak?
Ey benim güzel kardeşlerim! Bosna’da katliam yapan Sırplar ve onları seyreden Batılı güçler, öldürdükleri Boşnakların Laik, Sosyalist, Komünist ya da feminist olup olmadığına bakmadılar. Önlerine gelen kadına tecavüz ettikleri gibi erkekleri de topluca katlettiler. Şimdi Kürt kardeşim zannetmesin ki, “ben Ateist bir örgüt kurmuş, bütün dünyaya dinsizliğimi ilan etmişim” diyerek, emperyalistlerin bu bölgeye vuracakları son darbeden kurtulabilirim. O gün geldiğinde Emperyalistler ne Kürt, ne Türk ne Arap ne de İranlı tanırlar. Hepsini aynı ateşin içine atar Ashab-ı Uhdûd gibi çatırtımızı seyrederler.
Doğaldır ki, hesaplarını asırlık değil de gündelik yapanlar, bizim bu uyarımıza gülüp geçebilirler. Ancak unutmayalım ki, Emperyalistler planlarını asırlık değil bin yıllık yapıyorlar. Onların karşısında gündelik hesaplarla tutunamayız; daha çok savruluruz.
Özellikle Şii kardeşlerimiz iyi bilirler. İsrail’i dize getiren Lübnan Hizbullah’ı daha çok iyi bilir ki, Emperyalist Batı’nın nihaî hedefi İslam dünyasında bir Şiî- Sünnî çatışması çıkarmak, şimdiye kadar çok iyi bir şekilde başardıkları etnik parçalanma ve çatışmayı, mezhep çatışmasıyla perçinlemek ve böylece İslam dünyasını “Altın Vuruş”la paramparça etmektir.
Müslümanlar olarak şunu bilmeliyiz: Emperyalist Batı, kendi çıkarından başka hiç kimsenin dostu değildir. Onun dostları ancak o gün için çıkarına uygun konumda olanlardır. “Emperyalist Batı” için öncelikli hedef para ve menfaattir. Bunun için değil Müslümanları, kendi halkını bile feda edebilir. Türk, Kürt, Arap ya da Acem bütün Müslümanlar, aklımızı başımıza toplayalım. Zulümde hiçbir hukuk tanımayan, Emperyalist Batı’ya karşı uyanık olalım. Yerel siyasetlerin ötesinde bir sivil kitle bilinci ile bir araya gelerek, geleceğimizi karatanlara karşı duralım. Bu gün Suriye’de ekmek kuyruğunda öldürülen çocuklar, yarın bizim çocuklarımız olabilir. Kurbanlık koyunlar gibi, sıramızı beklemeyelim.
Hasan AYIK