Çinliler birbirlerine beddua ederken “Allah seni ilginç zamanlarda yaratsın” veya “Allah seni ilginç zamanlarda yaşatsın” diye beddua ederlermiş. Hakikaten içinde yaşadığımız şu zaman dilimi tam anlamıyla bir helaket ve felaket asrı. Çok ciddi sıkıntıların, problemlerin ve hastalıkların baş gösterdiği bir zaman dilimi. Bu zaman öyle bir zaman ki, demir pasının bile paslandığı, hiçbir şeyin kararında kalmadığı bir zaman dilimi.
Değerli dostla bizim kalbimizi bozan adeta nefsimizi kalınlaştıran, hakikate karşı körleştiren, güzelliklere karşı meyli azaltan çağımızın bazı virüsleri, hastalıkları var. Nasıl ki bilgisayarımıza bulaşma ihtimaline karşı antivirüs programı yüklüyorsak, bizim çağımızın virüsleri olan hastalıklara ve problemlere karşı da bizlerin bazı antivirüs programları geliştirmeli ve kurmalıyız. Bu antivirüs programlarını aklımıza, kalbimize, nefsimize, vicdanımıza, duygularımıza ve ailemize kurmalıyız.
Kanaatimce çağımızın en önemli hastalıklarından olduğunu düşündüğüm diyet ve estetik kültürü ve benzeri problemlerine ve çözüm önerilerine beraber bakabiliriz. Çağımızın ilk hastalığı iki başlık taşımaktadır. Kadınlar için ayrı erkekler için ise ayrı başlık taşımaktadır.
Birinci hastalık:
Kadınlar için: Diyet ve estetik kültürü
Erkekler için: Karşı cinsin, zihinlerde sürekli ve canlı tutulması
Çağımızda kadınların beğenilme ve güzelliğini gösterme duygularını, diyet ve estetik kültürü iki yönde kullanılmakta ve kadınlarımız, kızlarımız bu iki canavarın pençesine düşürülmektedir. Yapılan araştırmalara göre kadınların ve genç kızların % 60’ı kendi vücutları ile barışık olmadığı gibi aynı zamanda da görünümünü beğenmiyor. Kadınlara sürekli olarak güzel olmaları gerektiği görsel ve yazılı medya yoluyla farklı tip ve güzellikler servis edilerek, yüzüm, kaşlarım, yağ oranım, fit miyim? Değil miyim? Gibi gerçekte problem olmamasına rağmen, kadınlarımız sürekli olarak vücutları ile meşgul edilmekte ve bu durum bir ölüm kalım meselesi haline getirilmektedir.
Değerli dostlar bir insan vücuduyla bu kadar meşgul edilir mi? Vücuduyla bu denli meşgul edilen bir insan yarın ölüp kabre konulduğunda böcekler, çıyanlar aman ne kadar bakımlı bir vücut gelmiş mi diyecekler? Elbette demeyecekler. Ama gel gelelim bu diyet ve estetik kültürünün arkasında ciddi bir endüstri var ve bu endüstri kadınların bu zaaflarını kullanarak ciddi paralar kazanıyor. Çünkü bu karanlık güçler ve karteller koşu bandı, bisiklet, değişik ilaçlar, yöntemler ve daha nice aletleri bu yöntemle satarak kadınlarımızı ve milli gelirimizi sömürecek. Ne yazık ki bu karanlık ve para hırsı taşıyan kartellere bizim kadınlarımız ve genç kızlarımız kanmakta ve birilerinin cebine korkunç paralar akmasına bilerek veya bilmeyerek hizmet etmektedir.
Değerli dostlar, bizler Allah’a ve bize bahşettiklerine iman etmiş ve kabullenmiş inançlı bireyleriz. Bizler bu gizli oyunların tuzağına gelerek kafamızı diyet ve estetik ile bozmamalıyız. Bakınız Almanya’da yaklaşık olarak 5 milyon kadın bedenini çirkin gördüğü için psikiyatristlere gidiyor ve tonlarca ilaç kullanıyor. Daha 2000’li yıllarda 14 milyon kutu antidepresan ilaç kullanan ülkemiz 2018 yılı itibariyle 60 milyon kutu kullanır hale gelmiştir. Bu kadar yüksek oranlarda ilaç kullanımının iyi araştırılması ve sebeplerinin bulunarak önlem alınması elbette gerekmektedir. Fakat bizler çağımızın diyet kültürüne ciddi anlamda eğilmeli ve insanımıza verdiği zararları iyi deşifre etmeliyiz. Değilse daha vahim sonuçlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.
Bu çağın diyet kültürü kadınımıza: “Sen göründüğün kadar varsın” diyerek belli bir tip kadını zihinlere servis ederek herkesi ne pahasına olursa olsun, servis edilen tip olmaya teşvik etmektedir. Bizler bu diyet ve estetik kültürüne karşı “sen göründüğün kadar varsın” yerine “dişilik değil kişilik” diyerek şahsiyet ve kişilik olmadan dinin bile anlamsız hale geldiğini vurgulayacağız. Gerçek bir kişilik için de Allah’a ve emirlerine uyacak, Efendimizin ve arkadaşlarının yaşantısını kendimize rol model alacağız. Bizi diyet ve estetik değil aksine imanlı şahsiyetimiz ve Allah’a olan yakınlığımız kurtaracaktır.
Erkekler için çağımızın hastalığı ise, karşı cinsi sürekli olarak zihinlerde canlı tutarak, zihinleri meşgul etmektir. Erkekler maalesef sürekli olarak bu yönde uyarılmaktalar. Erkekler ve okul çağındaki gençlerimiz filmlerde, dizilerde, ürün reklamlarında, araç satışlarında, billboardlarda, reklamlarda kısacası her alanda erkeklerin zihinleri karşı cinsle meşgul edilerek belli bir tip kadın figürü oluşturulmaktadır. Bu şekilde erkeklerin ve gençlerin safi zihinler idlal edilerek günah tatlı gösterilmektedir. Belli bir tipin sürekli zihinlere servis edilmesi erkeklerin kendi dünya ve ahiret arkadaşı olan karısını beğenmemesine ve dışlamasına sebep olmaktadır. Bu durum neticesinde de kadınlarımız diyet ve estetik kültürünün tuzağına daha rahat düşmektedirler. Hiç unutulmalıdır ki, çağımızda olduğu kadar hiçbir çağda karşı cins ilgisi bu kadar ayağa düşmemiştir. Değerli dostlar bizler çağımızın bu hastalığı ile sohbet halkalarını oluşturarak, iyi insanlarla dostluk ve arkadaşlık yaparak, aklın ve kalbin gıdası olan ibadetlerle meşgul olarak kurtulabiliriz. Aksi halde bu canavarla mücadele edecek gücü elde etmemiz mümkün olmayacaktır. Çünkü bizler ne zaman dinimizden uzaklaşıyorsak, o zaman bu tür hastalıkların pençesine düşüyoruz. Kurtulmak için dinimize sımsıkı sarılmak zorundayız.
Kalın sağlıcakla, Devam haftaya İnşaallah
Ayhan TOPÇU
Eğitim Uzmanı