Bazıları son günlerde Gülenin ve FETÖnün İslâma çok büyük zarar verdiğini, onlar yüzünden insanların dinden soğuduğunu, ibadetlerini terk ettiğini söyleyerek kamuoyu oluşturmaya, “temennilerini” güçlü bir şekilde dillendirmeye ve kendilerine taraftar toplamaya çalışmaktadırlar. Maalesef onların bu palavralarına inanarak dinden soğuyan veya din ile aralarına mesafe koyan sefihler de yok değildir; oysa durum, bu gafillerin zannettiği gibi hiç değildir.
Zira su-i misal emsal değildir. Yani; kötü örnek hiçbir zaman örnek olmamıştır ve olamayacaktır. Yanlış yapanlara bakarak karar verenler işlerine öyle geldiği için o yolu tercih etmişlerdir. Bu gafiller işin kolayına kaçmış, kötü örneklere bakarak kendi yanlışlarına dayanak aramışlardır. Oysa onların bu yaptıkları da ayrı bir hamakattır. Kendilerine Hz. Peygamberi model almayanların kötü örnekler üzerinden kendilerini haklı çıkartmaya çalışmaları birer züğürt tesellisinden başka bir şey değildir.
Çünkü Hz. Peygamber zamanında da müslümanlardan yanlış yapanlar olmuş, münafık ve fasıklar çıkmış ve bunlara bakarak irtidat edenler de olmuştur. Bu mürtedler kendilerini haklı zannetmiş ama sapıttıkça daha da sapıtmış, battıkça daha da batmışlardır. Görüldüğü üzere İslâma ise hiçbir şey olmamıştır. Zira İslâm ayrı müslümanlar ayrıdır. Bir müslümanın yaptığı hataya bakarak karar vermek ahmaklıktır. Çünkü ölçü; Kurânın ve sahih sünnetin ilkeleridir. Bu ilkelere bakarak gidişatını tayin etmek yerine müslümanların hatasına bakarak karar vermek sonra da irtidat veya dine düşmanlık etmek aptallıktır.
Çünkü Cemel savaşında da sahâbe birbirine girmiş, on bin insan ölmüş, fakat İslâma hiçbir şey olmamıştır. Zira İslâm ayrı müslümanlar ayrıdır. Bir müslümanın yaptığı hataya bakarak karar vermek hamakattır. Çünkü ölçü; Kurânın ve sahih sünnetin şaşmaz ilkeleridir. Bu evrensel ilkelere bakarak hayatına yön vermek yerine müslümanların hatasına bakarak karar vermek sonra da dine düşmanlık etmek akla ziyan bir şeydir.
Aynı şekilde Sıffin savaşında sahâbe birbirine girmiş, yetmiş bin insan ölmüş, fakat İslâma hiçbir şey olmamıştır. Zira İslâm ayrı müslümanlar ayrıdır. Bir müslümanın yaptığı hataya bakarak karar vermek ahmaklıktır. Çünkü ölçü; Kurânın ve sahih sünnetin ilkeleridir. Bu ilkelere bakarak gidişatını tayin etmek yerine müslümanın hatasına bakarak karar vermek sonra da din düşmanlığı yapmak yanlıştır.
Aynı şekilde Harre vakasında sahâbenin çocukları birbirine girmiş, binlerce insan ölmüş, fakat İslâma hiçbir şey olmamıştır. Zira İslâm ayrı müslümanlar ayrıdır. Bir müslümanın yaptığı hataya bakarak karar vermek ve dini suçlamak ahmaklıktır. Çünkü ölçü; Kurânın ve sahih sünnetin ilkeleridir. Bu ilkelere bakarak hayatını tanzim etmek yerine müslümanın hatasına bakarak karar vermek sonra da dine düşmanlık etmek aptallıktır.
Aynı şekilde Tabiîn döneminde iktidar mücadelesi sonucu Kâbe mancınıklarla yerle bir edilmiş, Abdullah b. Zübeyr hunharca katledilmiş, zalim Haccac, Abdülmelik b. Mervandan aldığı emir gereği müslümanların kanını akıtmış, bütün bu olumsuzluklara rağmen İslâma hiçbir şey olmamıştır. Zira İslâm ayrı müslümanlar ayrıdır. Bir müslümanın yaptığı hataya bakarak karar vermek ahmaklıktır. Çünkü ölçü; Kurânın ve sahih sünnetin ilkeleridir. Bu ilkelere uygun hareket etmek yerine müslümanların hatasına bakarak karar vermek sonra da dine düşmanlık etmek sefihliktir.
Aynı şekilde Haricîler binlerce insanı öldürmüş, müslümanlar tefrikaya düşmüş, Arap ırkçılığı hortlamış, çok zor günler yaşanmış fakat İslâma hiçbir şey olmamıştır. Zira İslâm ayrı müslümanlar ayrıdır. Bir müslümanın yaptığı hataya bakarak karar vermek ahmaklıktır. Çünkü ölçü; Kurânın ve sahih sünnetin ilkeleridir. Bu ilkelere bakarak gidişatını tayin etmek yerine müslümanların hatasına bakarak kendi konumunu belirlemek sonra da dine düşmanlık etmek aptallıktır.
Dolayısıyla 1400 yıldan beri müslümanların yaşadığı coğrafyada hata edenler her zaman olmuştur; tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur. Ancak görüldüğü üzere İslâma hiçbir şey olmamıştır. Zira ölçü günahkâr müslümanlar değil, Kurânın ve sahih sünnetin ilkeleridir. Yolcuya küsüp/ kızıp “yola sövmek veya yoldan çıkmak” ahmaklıktan başka bir şey değildir.
Sonuç olarak, İslamiyet kıyamete kadar baki kalacak son ve mükemmel hak dindir. Müslümanların hatalarına bakarak bütün suçu İslâma yüklemek beyinsizliktir. İslâmın kutsal kitabı Kurân-ı Kerîm ilâhî koruma altındadır. Hz. Peygamberin sahih sünnetini yaşayarak müttakilere önder/ örnek olacak sayıları az da olsa muhlis âlimler her dönemde olmuş ve kıyamete kadar da olmaya devam edecektir. Dolayısıyla müslümanlar, bu ilkelere bakarak cevher ile cürufu birbirinden ayırmak, herkese hak ettiği değeri vermek ve salih kimselerle ortak hareket etmek zorundadır. Onlar, fâsıklara, münafıklara, mücrimlere ve günahkârlara bakarak İslâmı karalamaya çalışan ve din düşmanlığı yapan alçaklardan uzak durmak mecburiyetindedir. Zira bu şeytanlaşmış adamların niyeti üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Temennilerini güçlü bir şekilde dile getirip kamuoyu oluşturmak, gençlerin kafasını karıştırıp yanlarına çekmek, onları dinden soğutmak ve kaldıkları yerden din düşmanlığı yapmaya devam etmektir. Ancak 1400 yıllık tarihi tecrübe göstermiştir ki, İslam her zaman galip gelmiş, bunun gibi zalimler hep kaybetmiş ve Yüce Allahın yardımıyla samimi müminler hep zafer kazanmışlardır. (02.12.2016)
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi