BİSMİLLAH DEYÜ
CİDDİ BİR FİTNE: SÜNNET DÜŞMANLIĞI
Prof. Dr. Orhan ÇEKER
Bismillah diyerek ilkyazımızı, zamanımızda çok ciddi bir fitne olan sünnet düşmanlığına ayırıyoruz. İleriki yazılarımızda da zaman zaman bu fitneye dikkat çekmek niyetindeyiz. İnsanoğlu Allah’ın göndermiş olduğu kitapları bozmaya, değiştirmeye, tahrif etmeye çabalamış ve nihayetinde yapacağını yapmıştır. Tevrat’tan önce Hz. Âdem, Hz. Şit, Hz, İdris ve Hz. İbrahim’e verilmiş olan sahifelerden eser yok. Tevrat, Zebur ve İncil’in ise aslı kalmamış, içine insan sözleri karışmış ve hangi cümle ilahî kelam, hangi cümle beşerî kelam bilinmez olmuştur. Peygamber Efendimiz bunlara karşı ne inkâr ne de kabul halinde bulunmamızı istemiştir. İnkâr etmeyeceğiz belki ilahî kelamdır, kabul etmeyeceğiz belki insan sözüdür. Bu üçü içerisinde Tevrat en az bozulanıdır sanıyoruz. Çünkü Tevrat’ta amelî hükümler daha yoğundur. Amelî hükümler normalde örfe yansır. Örfü değiştirmek zordur.
İşte bu kitap ve sahifeleri bozan ve yok eden insanoğlu Kur’an’ı da tahrif etmek, İslam’ı Allah’ın muradı dışında bir din haline getirmek gayretine girmiştir. Bu gayret zamanımızda gerek ins gerek cin şeytanları tarafından bütün imkânlar kullanılarak sürdürülmektedir. Diyebiliriz ki zamanımızdaki şeytanlar geçmişteki şeytanlardan çok daha faal ve beceriklidir. Geçmişteki şeytanlar şimdikilerin yanında bayağı saf kalmaktadır.
Kur’an’ı tahrif etme gayretlerini 3 safhada ele almayı uygun görüyoruz: Hz. Peygamber Efendimize inmeden önceki safha. Peygamberimize verilirken ve Peygamberimiz hayatta iken ki safha ve Peygamberimizin vefatından sonraki safha. Bu safhaları inşallah şimdi ve yerimizin yetersizliği halinde ileriki yazılarımızda tek tek ele alacağız.
Birinci safhada cin şeytanları görev başında olmuştur. Cebrail as Levh-i Mahfuz’dan Ayetleri alıp Hz. Peygambere iletme safhasında şeytanlar kulak kesilip vahyi çalmaya çalışmışlardır. Şeytanlar herhangi bir ayeti kapabilirlerse ilaveler de yaparak gelip insanlardan olan dostlarına erkenden duyuracaklar. Hz. Peygamber’e vahyedilip Peygamber Efendimiz onu insanlara tebliğ edince ins şeytanları ‘bunu biz önce size söylemiştik, Peygamberim diyen insanın söylediğinde bir orijinallik yok’ deyip insanların Hz. Peygamberin etrafında toplanmalarına engel olacaklardı. Fakat cin şeytanı ayetleri çalmaya yeltendikçe görevli melekler onları ateşle uzaklaştırmışlardır. Kur’an bu hırsızların ateşle kovulduklarını açıkça söyler. Açıklamasını sonraki yazılara bırakarak şimdilik özetle şunu söyleyelim ki 2. Safhada Efendimiz hayatta olduğu için bütün tahrif faaliyetleri birinci elden boşa çıkarılmıştır. 3. Safhada ise şeytan şunu net olarak görmüştür ki Kur’an’ın lafzını bozamayacak. Şeytan bundan ümidini kesmiştir ancak şeytan Kur’an’ın manasını bozmaktan (manevi tahrif) ümitlidir. İns ve cin şeytanları ortaklaşa var güçleriyle manevi tahrif için çalışmaktadırlar. Manevi tahrif için de Sünnetin devre dışı bırakılmasının şart olduğunu tespit etmişlerdir. Yani Kur’an’a Allah’ın muradı dışında mana yüklemek isteyenler karşılarında Efendimizin sünnetini bulmuşlardır. Öyleyse Sünneti dışlayanlar, İslam’ı bozmak isteyenlerdir. Bunlar ya gaflet ya da hıyanet içindedir. Müslüman kökenli olup da bu hareketin içinde olanlar bilsinler ki gafillikleri sebebiyle o hainlere ortam hazırlayıp destek çıkmaktadırlar. Bunlar ‘Kur’an’daki İslam’ veya ‘gerçek İslam… ‘ gibi lafları çok kullanırlar. İslam’ın hakkıyla korunması SÜNNET vesilesiyle olmuştur. Sünnet devre dışı kaldı mı İslam’ın % 90’ı otomatikman devre dışı kalır. Konunun devamı sonra inşallah.
Dua ve Selam ile
Prof. Dr. Orhan ÇEKER