Kul Plan Yapar Allah Kader Yazar
Bilmediğimiz yarınlarımız hatta bir dakika sonrası için planlar yaparız. Belki yarına ulaşamayacağız belki de bir dakika sonra dünyadan veda edeceğiz. Fakat yine de hiç ölmeyecek gibi planlar yapıyoruz. Elimizdekinle yetinmeyip hep dünyada kalacakmışız gibi ihtiyaçlarımızın sonunu getirmiyoruz. Bu planları kurarken ölüm hiç aklımıza gelmiyor. Hatta ölümcül bir hastalığa yakalanmış, ölümü ensesinde hissetse bile almak, satmak, makam ve mevki sahibi olmak, malına ve mülküne daha çok mal mülk katmak için var gücü ile çalışıyor ve planlar yapıyoruz. Bir türlü dünyadan kopmuyoruz.
Bu durumu insanlıktan şikayet etmek için ve insanın bu halini yadırgamak için söylemiyorum. İnsanın yaratılışında olan özelliğini, fıtratını dile getirmek için söylüyorum.
Ölüm hak olup bir gün hepimizin başına geleceği gibi fıtrat ve yaratılışımızdan gelen dünya sevgisi, dünyada ebedi kalma tutkusu, hep ilerleme, kazanma hırsı ve ölümü her zaman göz ardı etme güdümüz gerçeğini de belirtmek istiyorum.
Şunu aklımızdan hiç çıkarmamız gerekiyor: Kader, evet kader. Hepimizin bir kaderi var Allah “Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve kaderde yarattık.” (Kamer 54/49) buyurmaktadır. Bu ayette her olan şeyin Allah’ın kaderi ile meydana geldiği bildiriliyor. Dolayısıyla biz ne kadar çabalarsak çabalayalım en son Allah’ın kaderi yani dediği olur.
Burada salt kadere teslim olup yan gelip yatalım her şeyi Allah’tan bekleyelim anlaşılmasın. Bizzat, önce planları yapacağız ve o planları gerçekleştirmek için var gücümüzle gayret edip çalışacağız. Sonra da Allah’a tevekkül edeceğiz. Çalışmak ve gayret bizden tevfik, başarı Allah’tan sözü bu hakikati gayet açık bir şekilde açıklıyor.
Bu sözde ve kadere inanmakla anlatılmak istenen, yaptığımız planlarımızın illa gerçekleşecek diye bir garantisi yok. “Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır” (Enam 6/59) ayetinde anlaşılacağı üzere gelecekte ve şu an bile olan ve yaşanan hadiselerin ancak Allah’ın dilemesi, bilgisi dahilinde olduğudur. Biz gelecekle ilgili planları kurarken o planların gelecekte bizim için hayır mı şer mi olduğunu bilemeyiz. Ancak bizler için neyin doğru neyin yanlış olduğunu en iyisini ve yalnızca Allah bilir. Bu yüzden Allah yaptığımız planların bizim için iyi olmayıp şer olacağı zaman o kurduğumuz planları gerçekleştirmez daha iyisini veriyor. “Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara 2/216) ayeti bu konuyu en güzel şekilde ifade eder.
Planlarımızı kesinlikle gerçekleşecek hırsıyla değil Allah’a tevekkül ederek kurup o minvalde devam ettireceğiz. Planımızı yapmadan önce fizibilite çalışmamızı yapıp azimle planımızı “İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Al-i İmran 3/59) ayetinde olduğu gibi Allah’a tevekkülle uygulamaya başlayacağız. Planlarımızı uygulama sürecindeki çalışmalarımızın her iki sonucuna iyi veya kötü haline de şükür ve sabırla karşılayacağız. Planımız gerçekleşirse şükredeceğiz. İstediğimiz sonucu alamazsak sabredeceğiz.
Her şey sonunda kadere bağlanıyor. Kader inancı bizi tembelliğe değil bilakis azim ve gayrete, çalışkanlığa sevk ediyor. Kader bizi yıkılmaya, yılgınlığa itmez, daha çok umuda, huzura götürüyor. Kader, kibirden mütevaziliğe, isyandan itaate, ümitsizlikten aydınlığa çıkarıyor. Ben yaptım, kazandım değil Allah kazandırdı inancını iliklerimize işliyor.
Evet “Kul Plan Yapar Allah Kader Yazar.” sözünü kalbimizin en derinine yazarak planlarımızı hırs fırtınasında değil mütevazilik, teslimiyet ve ihlas vadisinde yapmalıyız.
Mesut AKDAĞ