Her gün güneş doğar, hayat başlar. Doğa, uyumadığı uykusundan dipdiri kalkar. Canlılar, geceyi güvenle ve dinlenerek geçirdikleri yuvalarından çıkar ve hayatın kargaşasına, koşuşturmasına, uğraşımına başlamak için dağılır. Akşama doğru, tüm çalışmalarına ve hayata ertesi günü tekrar başlama üzere kısa bir mola verip tekrar yuvalarına dönerler. Bu durum biz insanlar için de geçerlidir. Doğayla uyum içinde yaşayan insanlar, tüm canlılar gibi günün ışımasıyla gönüllerini ve kalplerini hayata dair umutlarla ve hayallerle doldurmak için evlerinden çıkar, işlerine güçlerine ve varlıklarını devam ettirebilmek için hayat serüveninde, uğraşısında yerlerini alırlar. Gün battıktan sonra, gece karanlığında evlerinde istirahate ve emniyete çekilirler. Ertesi gün tekrar güneş doğar, yine aynı şekilde yuvalarından çıkar ve akşama doğru tekrar dönerler. Bir sonraki ertesi günde de tekrar önceki günün aynısı gibi, sabah gün doğumunda yuvalarından çıkıp akşama geri dönerler. Hayat döngüsü böyle devam eder. Ne zamana kadar? Dünyanın sonuna kadar.
Her gün aynı güneş doğar, her gün aynı güneş batar. Her gün bütün canlılar yuvalarından çıkar, aynı işleri yapıp tekrar yuvalarına dönerler. Bu durum, birbirinden farklı olmayan günlerin akıp gittiği gibi gözükür. Ancak, her günümüz, her saatimiz, her saniyemiz farklıdır. Filozof Heraklitos’un dediği gibi, "Aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz." Günler su misali akar gider, ama bu akışta günler birbirinden farklıdır. Biz aynı işi yapsak da her zaman aynı vakitte uyanıp, aynı saatte evden çıkıp, aynı dakikada eve dönsek de yaşadıklarımız, gördüklerimiz tamamen farklıdır. En başta, her geçen gün ömür sermayemizden eksilir.
Belki hepiniz bilirsiniz, bir esnaf her gün dükkânını kapatırken "Bugün de zarar ettik" dermiş. Bunu duyan diğer komşu esnaflar onun haline acırlar ve "Yarın hepimiz kapatalım, yarın gariban komşumuz kazansın" derler. Ertesi gün bütün esnaflar kapalıdır. Her gün zarar eden esnaf, gerçekten çok güzel iş yapar, su içecek vakit bile bulamaz. Fakat akşam kapatırken yine "Bugün yine zarar ettik" der. Acaba bu akşam ne diyecek diye dükkânını kapatırken gizlice takip eden komşu esnaflar, "Hepimiz kapalıydık, çok güzel iş yaptın, nasıl zarar edersin?" derler. O da "Siz beni yanlış anladınız. Evet, bugün kazancım güzeldi ama akşamın olması ile ömrümden bir gün daha eksildi, ondan zarar ettim" der.
Her geçen gün ölüme bir gün daha yaklaşıyoruz. Hayatımızın takvim yapraklarından bir yaprak daha kopartıyoruz. Acaba bu bize ne getiriyor? Getirisi götürüsü nedir diye hiç düşünüyor muyuz?
Bir beldeyi isim vermeden anlatmak istiyorum. Bir turist, bu beldeye gelir. Bakar ve görür ki; beldenin hemen kenarından büyük bir ırmak geçer fakat belde kıraçtır. Halk, topraklarının kıraç olması sebebiyle fazla ürün ekemezler. Irmaktan faydalanıp sulu tarım yapmazlar. Bu sebeple fakir ve garibandırlar. Turist sorar, "Bu nehir akar, siz bakar mısınız?" Onlar "Evet, nehir akar biz bakarız" derler.
Geçen günlerden habersiz olarak sadece kendimizi hayatın akışına bırakırsak elbet zarar ederiz. Ancak o akan günleri bir set çekip değerlendirirsek, işte o zaman büyük bir kazanç sağlarız. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır, aldanmıştır.” (el-’Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, II, 323) derken, her gün farklı bir şeyler yaparak, maddi ve manevi olarak ilerlememiz gerektiğini anlatmak istemiştir.
Şunu ifade etmek isterim ki; günümüzü karlı geçirmek, maddi olarak çok para kazanmak, mal biriktirmek, makam mevki sahibi olmak değil, asıl önemli olan manevi anlamda ilerlemektir. İki günümüzü diğerinden maneviyat bakımından eşit geçirmemek, maneviyat ise, yaratılış gayemize göre yaşamaktır. Yaratılış gayemiz, Allah'a kul olmak, Allah'ı, kendimizi ve kâinatı bilmektir. Bu yüzden Allah'ın ilk emri "Oku" dur. Bu ayeti de Peygamberimiz (s.a.v.), "Beşikten mezara kadar ilim talep ediniz" hadisi ile destekler. Okumaktan maksat öğrenmek demektir. Okuyup ilim sahibi olarak hem bu dünya hem ahiret için öğrenmemizi belirtmektedir. İnsan bu dünyaya öğrenmeye gelmiştir. Her yeni günde yeni bir şeyler öğrendiğimizde, kendimize büyük ufuklar açarız. Umutlarımız, hayallerimiz olur ve hayata huzurlu bir şekilde devam ederiz.
Evet, her gün bir gün öncesinden farklı olarak yeni bir şeyler öğrenerek hayatımıza farklılık katmalıyız. Her yeni gün, yeni bir şeyler yaparak o günü daha değerli ve anlamlı kılmak, işte hayatın gerçek manası ve karı budur.
Mesut AKDAĞ