Nihayet hasret bitti. Kur'an bülbülleri ile camiler buluştu. Korana salgını sebebiyle ayrı kalan Kur'an bülbülleri ve camiler kavuştu. Geçen sene Kur’an Bülbüllerinden mahrum olan camilerimiz neşelendi. Kur'an bülbüllerinin cıvıltısıyla dolup taştı.
Oku!
Bunu bilmeyenimiz yoktur. İlk ayet ve ilk emir. Allah’ın Peygamberimize peygamberlik görevini bildirirken ilk görevi ve verdiği ilk emir. Bildiğiniz üzere Peygamberimiz, ne okuyayım diye sormuştu. Ayet devamla “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” demektedir. Evet, oku. Fakat seni yoktan var eden Rabbinin adıyla oku. Yani Yüce Yaratıcı Rabbinin gücünü kudretini, seni yoktan var ettiğini ve her şeyinle O‘na muhtaç olduğunu bilerek oku.
Evet, okuyacağız, Rabbimizi öğreneceğiz. Peki, ne okuyacağız ve Rabbimizi nasıl öğreneceğiz? Tabi ki Kur’an okuyacağız ve Kur’an’ı okuyarak da Rabbimizi öğreneceğiz.
Kur'an’ı da nerede okuyacağız ve öğreneceğiz. Elbette camilerde öğreneceğiz ve okuyacağız. Camilerimiz sadece namaz kılma yerleri değildir. Dinimizi öğreneceğimiz ilim ve irfan yuvalarımızdır. Camiler yuvalarımızdır. Nasıl evlerimiz olan yuvalarımız bizi sımsıcak sararak hayata dair olan ahlak, edep ve insanlığı ilk olarak ailemizden öğreniyorsak. Dinimizin temel bilgilerini de ilk olarak camilerimizden öğreniyoruz. Camilerimizde dinimiz İslam'ın ana konularını öğrendiğimiz gibi başta kitabımız Kur’an’ı ve O’nun ahlakını da öğreniyoruz. Böylece evimizin bizi sımsıcak sarıp sarmalayarak hayatta bizi koruduğu gibi camilerimiz de bizleri her türlü sıkıntıdan ve şeytanın aldatmalarına karşı en güvenli sığınağımız olmaktadır.
Geleceğimiz, yarınlarımız olan yavrularımız evlerimizin neşe kaynağı ve bizi hayata bağlayan ve sevgimizin temeli olduğu gibi aynı şekilde camilerimizin de camideki cıvıltılarıyla neşe kaynağı, gelecekte camilerimizin dimdik ayakta kalacağının simgeleri ve dinimiz İslam ve Kitabımız Kur’an’ın sevgi tohumlarının atıldığı temel direği olmaktadır çocuklarımız.
Maalesef, camilerimiz Korana salgını sebebiyle geçtiğimiz yıl yaz kurslarının yapılamaması sebebiyle çocuklarımıza kapılarını açamamış, dolayısıyla camilerimiz yalnızlaşmanın verdiği hüzünle mahzun kalmıştı. Çocuklarımız da camiye gidemeyerek dinimizi öğrenememenin ve kursta yeni arkadaşlıklar edinememenin burukluğunu yaşamıştı.
Ailelere gelince, “Hiçbir baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha kıymetli bir miras bırakmamıştır.” (Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77) hadisinden ilham alarak çocuklarına en güzel ahlak dinimizin öğretileri ve Kur’an’ı öğrenmeleri için camiye gönderememelerinin hüznünü yaşıyorlardı.
Şükür ki; bu yaz Yaz Kur’an Kurslarımız açıldı. Camilerimiz ve Kur’an bülbülleri çocuklarımız aralarındaki hasreti sona erdirdiler. Şimdi ders esnasında arı vızıltısı gibi elifbasını, ezberlerini ve Kur’an’ı vızır vızır hem kendi aralarında çalışıyorlar hem de hocalarına okuyorlar. Teneffüslerde ise, kuşların şen şen şakradıkları gibi oyunları esnasında hoplayıp zıplamalarıyla neşeli sesleri caminin kubbesinde yankılanıyor. Hocalarımızın dini bilgileri öğretirken İslam’ın şartları, imanın farzları, abdestin farzlarını koro halinde söyletirken cami coşkuyla yerinde duramayacak şekilde aşka geliyor. Çocuklarımızdaki Kur’an’ı ve dinimizi öğrenmelerindeki aşk ve şevki gören cami cemaatimiz de onları daha çok teşvik etmek için ikramlarda bulunuyorlar.
Yaz Kur’an kurslarımız dinimizi ve Kur’an’ı öğrenmemizde ilk ve de tek zaman dilimi ve eğitim yeridir. Bu sebeple hayatımızda yabana atılamayacak kadar bir öneme sahiptir. Hemen hemen hepimiz din adına ne varsa camilerdeki yaz kurslarında öğrendik. Elifba, Kur’an, namaz sureleri, İslam'ın şartları, imanın farzları, namaz, oruç gibi ibadetleri ve bilgileri uygulamalı olarak öğrenmeyi hatta ahlakımızın karakterimize yerleşmesini camilerdeki Yaz Kur’an Kurslarında öğrendik ve hayatımıza tatbik ettik.
Yaz Kur’an Kurslarında sadece elifba okuyarak Kur’an’a geçme sevinci yaşamıyor çocuklarımız. İster yaz boyu elifba okusun ister Kur’an’a geçerek Kur’an okusun ister namaz surelerinden sadece birkaçını ezberleyebilsin ister abdest, namaz gibi ibadetlerimizi az veya çok öğrensin ister bunların hiçbirini öğrenmeden sadece camiye gidip gelsin içten içe bir sevinç yaşar. Başta caminin feyzi ve manevi havası çocuğun iç alemini çepeçevre kuşatır içinde farkında olmadan bir sevgi doğar ve camiye karşı da bir şevk, heyecan doğar. Elifba ve Kur’an’daki derslerini çalışırken ve hocasına derslerini verirken okuduğu her harf için aldığı sevabın iç huzurunu yaşar. Öğrendiği her dini bilgi 32 farz dediğimiz İslam’ın şartları ve diğerleri, namaz, oruç gibi ibadetleri, caminin feyzi ile birleşerek çocuklarımızın kalbine İslam’ın güzel ahlakı nakış işlenmekte ve ilmek ilmek örülmektedir. Böylece çocuklarımız Yaz Kur’an Kurslarımızda Peygamberimizin “Hiçbir baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha kıymetli bir miras bırakmamıştır.” (Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77) hadisiyle ahlak sahibi olarak onlara gelecekte büyük bir miras bırakmış oluyoruz.
Ailelerimiz, hocalarımız, cami cemaatimiz ve tabi ki çocuklarımız “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.” (Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'ân, 15.) hadisiyle üzerimize düşen görevi getirerek hepimiz en hayırlılardan oluyoruz. Böylece toplum tam bir ahlaki değerlere sahip olarak birlik ve beraberlik içinde oluyor. Bunu sağlayan Yaz Kur’an Kurslarımız ve camilerimizdir. Uzun zaman kapalı olan kurslarımız açılarak camilerimizi dolduran çocuklarımızın neşesiyle bütün toplum da bu neşeye ortak oluyor.
Öyleyse hiç vakit kaybetmeden haydi çocuklar Yaz Kur’an Kurslarına ve camilere koşalım.
Hem dinimizi ve Yüce Kitabımız Kur’an’ı öğrenelim hem de öğrenirken eğlenelim ve Kur’an’ın ahlakı ile ahlaklanalım.
Mesut AKDAĞ