Uzun ayrılıktan sonra sevenlerin buluşması kadar güzel bir şey yoktur şu dünyada. Maalesef Korana illeti iki senedir bizim ve tüm dünyanın düzenini, yapısını, sistemini, alt yapı dinamiklerini, otoritesini ve en önemlisi de eğitim işleyişini bozmuştur. Korana salgını başlayınca birçok alışkınlıklarımızdan feda etmek zorunda kaldık. Evlerimize kapandık. En yakın eş dost ve akrabalarımızdan hatta biricik varlıklarımız anne baba ve evlatlarımızdan uzaklaştık. İşlerimize, çarşıya, pazara, AVM’lere gidemez hale geldik. Camilerde cemaatle namaz hatta cuma namazını dahi kılamaz hale geldik. Geleceğimizin inşası olan eğitim kurumlarımız da yarınlarımızın teminatı çocuklarımıza kapılarını kapattı.
Allah’a şükürler olsun günümüzde Korananın meydana getirdiği sorun ve kısıtlamaları büyük bir ölçüde giderebildik ve normelleştik. Şu an düğünlerde, çarşıda, iş yerlerinde toplanabiliyor ve toplu organizasyonlar yapabiliyoruz. Bu giderilen sorunların en önemlisi de 2021-2022 Eğitim ve öğretim sezonun yüz yüze eğitimle açılması.
Nihayet iki yıllık bir ayrılıktan sonra okul koridorlarını neşeli cıvıltılarıyla yankılatan öğrenciler, kendilerine sevgiyle eğitim verecek olan öğretmenlerine, hayatlarının en güzel anlarını yaşadıkları okullarına ve hiç unutamayacakları arkadaşlarına kavuşmanın sevincini ve mutluluğunu yaşayacaklar. Öğretmenler de öğrenme arzusuyla dolu olan öğrencileriyle hasret gidermenin heyecanını yaşayacaklar.
Eğitim ve öğretim ilim demek, ahlak demek, bilgi demek, teknoloji demek, meslek demek, öğrenme demek, terbiye demek, hayatın ta kendisi demek. Hayatımızı idame ettiren meslek, sosyal ilişkiler ve kültür gibi tüm ihtiyaçlarımızı eğitim ve öğretim sayesinde elde ederiz. Yani eğitim hayatımızın olmazsa olmazıdır. Bu sebeple eğitim görerek, duyarak, uygulayarak yapılmak zorundadır. Bunu da “Yüz yüze eğitim” diye isimlendiriyoruz. Eğitim için bir bina olacak. Binalar içinde sınıflar oluşturulacak. Bu sınıflar içinde öğrenci ve öğretmenlerimiz hazır bulunarak, birbirlerini görecekler, birbirlerinin hislerini, heyecanlarını duyarak aynı ortamın paylaşıldığı verimliliğle dersler işlenecek.
Yüce kitabımız Kur’an “De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 39/9) ayetinde ilmin ne kadar ulvi bir haslet ve insan için ne kadar ehemmiyetli olduğunu bildirmektedir. Hepimizce malumdur ki “﴾1﴿ Oku! Yaratan Rabbinin adıyla. ﴾2﴿ O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır. ﴾3-5﴿ Oku! Kalemle (yazmayı) öğreten, (böylece) insana bilmediğini bildiren rabbin sonsuz kerem sahibidir.” (Alak 96/1-5) mealindeki Kur’an’ın ilk ayeti de ilim ve öğrenmenin ne kadar büyük fazilet olduğunu ve hem dinimizin hem de Allah’ın ilim ve öğrenmeye ne kadar önem gösterdiğini açıklamaktadır. Cehaletten kurtulmamız için “Eğer bilmiyorsanız bilgi sahibi olanlara sorun.” (Nahl, 16/43) ayetiyle Allah bizlere öğrenmemizi emretmektedir.
Allah’ın Kur’an’da ilimi emrederken tabi peygamberimiz de (SAS) hadisleriyle ilmi teşvik etmektedir. Buna en güzel örnek “Çin’de de olsa ilmi arayınız. Çünkü ilim öğrenmek her Müslümana farzdır. Melekler, yaptıkları işten hoşlandıkları ilim talebeleri için kanatlarını yere sererler.” (Câmiü’s-Sağîr, 1/310) hadis-i şerifidir. Peygamberimiz (SAS) ilmin ve öğrenmenin hayatımız ve dinimiz için ne kadar önemli olduğunu bizzat sünnetinde ve kendi uygulamalarında bize göstermektedir. Bedir Savaşında esir düşen esirlerin 10 kişiye okuma yazma öğretmeleriyle hürriyetlerine kavuşturması, Peygamberimizin (SAS) kıyamete kadar tüm insanlığa eğitim ve öğretiminin önemini anlatmaya ışık tutacak bir uygulamasıdır.
Eğitim ve öğretim tüm toplumun tüm bireylerini ilgilendiren ve herkesin içinde bulunması zorunluluğu olan bir faaliyettir. Eğitim ve öğretimde sadece öğretmen ve veliler sorumlu değildir. Öğretmen veya öğrenci velisi olup olmamışız, pek değeri yok hepimizin sorumlulukları vardır. Peygamberimiz (SAS) “Öğreten, öğrenen, dinleyen ya da ilmi seven/destekleyen ol, beşincisi olma, helâk olursun!” (Dârimî, Mukaddime, 26) bu hadisinde toplum olarak eğitim ve öğretim işlevinin içinde olmamızın gerekliliğini bariz bir şekilde hem emretmiş hem de bizleri uyarmıştır.
Bilhassa bu 2021-2022 eğitim ve öğretim yılında hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir. Çünkü Uzun bir aradan sonra geleceğimiz ve yarınlarımız olan çocuklarımız, okullarına kavuşuyor. Ancak, çocuklarımızın okullarından bir daha ayrı kalmamaları için salgın hastalıkla mücadelede hepimize düşen sorumluluklarımız ası burada başlamaktadır. İlk önce çocuklarımızı Korana salgınına karşı bilinçlendirerek başta sosyal mesafe ve maske olmak üzere her türlü tedbiri elden bırakmamalarını sağmalıyız ve kendimiz de gerek evde gerekse hayatımızın her alanında tedbirlere riayet etmeliyiz. Böylece Korana salgınının tekrar yayılmasına engel olarak çocuklarımızın okullarına ara vermemesini sağlamış oluruz.
Bu 2021-2022 eğitim öğretim yılı Koranadan uzak, okulların eğitime ara vermeden devam etmesini, devletimize, milletimize hayırlı olmasını, öğretmenlerimize başarılar ve öğrencilerimize de zihin açıklığı dilerim.
Mesut AKDAĞ