Yakın tarihimizde dönüm noktası olan bir olay var ki bugün anlaşılmasını bir kenara bırakalım, O günü yaşayanlar bile hakkıyla idrak edememişler, süreci hazırlayan erk tarafından verilen bilgilerle yetinmek zorunda kalmışlardır.
Adnan Menderes ve arkadaşlarının yargılandığı Yassı ada duruşmaları 11 ay sürdü. 592 sanığın yargılandığı mahkemede 15 kişi ölüm cezası aldı. 35 kişinin ölüm cezası müebbet hapse çevrildi.
Batı dünyası görünürde idamların durdurulması için bazı temaslarda bulunduysa da bir netice alınamadı.
Menderesin Son isteği olan hocayla dini telkin yapılması bile uygun görülmedi.
Menderesin idam sürecine yıkanıp kefenlenmesine kadar tanıklığı olan, Cezaevi Müdürü Ahmet Ziyaeddin Acarol idamın yapılması ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor.
“ İnfazın zabıtlarını düzenlemeye gitmiştim. Çok kısa bir zaman sonra idamın yapıldığı yere geldiğim anda celladın Menderesi indirmiş olduğunu ayaklarının yere değdiğini gördüm. Baktım ikinci defa çekiyor. Ne yapıyorsun dedim.
Bu evliyaymış ya, her gece Perşembe geceleri yassı adadan Eyüp sultana kır atın üzerinde gidip namaz kılıp geri dönüyormuş onun için bende uçuruyorum bunu bir daha gidip geri dönemesin dedi. İndir lan dedim.
Daha sonra kendisini soyan yıkayanların başında bulundum göğsünde ve karnında göbeğine kadar çeşitli yerlerinde çok sayıda sigara söndürülmek sureti ile kabuk bağlamış yaralar gördüm.”
Neticede menderes asıldı ve Türkiye’ de telafisi mümkün olamayan bir sürece girildi.
Ancak Menderesin yargılama gerekçesi olarak belirtilen konuların haricinde toplumun zihninde yaptığı bazı icraatlar sebebi ile asıldığı düşüncesi ola geldi.
Paranın üzerinden İsmet İnönü’ nün resminin basılması uygulamasına son vererek yeniden ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ ün resimlerinin basılmaya başlanması, dönemin Genel Kurmay Başkanı başta olmak üzere darbe planı yapmaları gerekçesi ile üst komuta kademesinin emekliye sevk edilmesi, Türkçe okunan ezanın Arapça okunmaya başlanması, imam hatip liselerinin açılması gibi icraatları toplumun zihnine yerleşen konular arasında yer alıyordu.
Fakat Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in “Abdülhamid’i anlamak her şeyi anlamak olacaktır.” Sözünden yola çıkarak Menderesin asılması olayında bazı noktalar dikkat çekmektedir.
Menderesin NATO toplantısı için gittiği Paris’te, 28 yıl önce Türkiye topraklarından sürülmüş olan Abdülhamid Hanın ailesinin durumu ile ilgili aldığı bilgide ;
Hanedan üyelerinden bazılarının bulaşıkçılık yapıyor olması kendisini etkilemiş, Türkiye’ ye döner dönmez Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a en azından Abdülhamid’in eşini ve kızını ülkeye getirmek istediğini ve bununla ilgili meclisten kanun çıkartacağını söylemişti.
Celal Bayar bunun için şartların pek uygun olmadığını ısrarla belirtmesine rağmen, Menderesin kararlı tutumu karşısında tamam demek zorunda kaldı.
Yalnız Menderes’e Temkinli olalım dedi.
Tamamı ülkeden sürülmüş saltanat üyelerinin tekrar getiriliyor olmasının oluşturacağı çağrışım ve algı ancak devrim niteliğindeydi.
Sonunda 16 Haziran 1952 yılında Hanedanın kadın üyelerinin bazı şartlar altında yurda girişi serbest bırakıldı.
Menderesin Abdülhamid’in Hanımını ve kızını Türkiye’ye getirmesi, asılmasında gizli bir neden olarak akla gelmiyor değil.
Saygılarımla,
İsmail Bülent KARAYEL