Kahroldu cân evim mazlumun feryâdıyla…
Zulüm vardı coğrafyamda. Eziyet vardı… İşkenceler…
Nursî’yi andım çılgınca haykırarak:
- ‘’Zalimler için yaşasın cehennem!’’
Gazze şahitlerini edinirken…
Vurdumduymaz insan yığınları üzerine…
İnanç sömürgecilerine… Din tâcirlerine…
Bebeklerden bile seçkinler vardı kervan-ı şühedâ içinde…
Arabamda radyonun ılık sesi…
Erzincanî’yi dinliyorum… Bedîr terennüm ediyor…
Kan damlıyor yüreğime, ensemde Filistin nefesi…
Nerde İsrafil…Nerde Mikâil… Nerde Cebrâîl…
Yine Muharrem…
Senaryo aynı…
Figüranlar farklı sadece…
Yezid ruhlu bivicdan mahlukât…
Hüseyin avlamakta yine…
Zeynebî bir feryât kaplıyor ortalığı…
Hüseyinler ölüyor coğrafyamda ey Müslüman!
Adı Gazze, adı Filistin, Adı Kerb-u Belâ…
Boğazında düğümlendi Zeynebin son heceler…
Siz mutlu olacaksanız…
Hüseyinler feda olsun sizlere…
Rahat olacaksa vicdanınız…
Zeynebler feda olsun sizlere…
Ama!
Şark’ta diken battı yüreğime Müslüman!
Sen Garb’ta hissedebiliyor musun acımı!
Selahaddinim olamıyorsan bile…
Acımı hissetmelisin değil mi?
Hissettiğin kadar mü’minsin…
Yada değilsin…
Çocuk katillerine lanet olsun!
Yaşlılara acımayanlara lanet olsun!
Kadınlara saldıranlara lanet olsun!
Mabedlere saldıranlara lanet olsun!
Silahsızlara saldıranlara lanet olsun!
Mazlumlara zulmedenlere lanet olsun!
İşgalcilere lanet olsun!
İsraile Lanet olsun!
Vurdumduymaz Müslümancıklara…
Dilim varmıyor!
Ama!
Rabbim ıslah et!
Nusret ver mazlum Filistine.
Musaya ve İsaya ihanet edenlere karşı;
Muhammedilere zafer bahşet nolur!
Âmîn! Âmîn! Âmîn!