Kongrede konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın toplumu din konusunda, dini konularda aydınlatma misyonunu üstlendiğini söyledi.
Diyanet personelinin, camilerin yanı sıra yurtlarda, çocuk evlerinde, kadın sığınma evlerinde, cezaevlerinde ve farklı birçok alanda faaliyet yürüterek geniş teşkilat yapısıyla toplumun bütününe temas etme gayreti gösterdiklerini kaydeden Oktay, "Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından sunulan hizmetlerin etkin şekilde yürütülmesi, uygulamada yöntem birliğinin sağlanması ve Başkanlık mensupları arasında iletişimin güçlendirilmesi için ülkemizin her köşesinde görev yapan müftülerle yapılan bu tür buluşmalar son derece önemli" ifadelerini kullandı.
Farklı temalarla, 2014 yılından bu yana gerçekleşen ilçe müftüleri kongrelerinin bu yıl "Değişen Dünyada, Değerlerin Korunmasında Diyanet Hizmetleri" temasıyla gerçekleşiyor olmasını anlamlı bulduğunu aktaran Oktay, "Dini, ahlaki ve kültürel değerlerimizin korunarak ve geliştirilerek gelecek nesillerimize aktarılmasının, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ana gündem maddelerinden bir tanesi olması, geleceğe yönelik umutlarımızı artırmaktadır" şeklinde konuştu.
Yaşadıkları yurdun emanet olduğunu belirten Oktay, "Medeniyetimizin bu emaneti ile dini ve ahlaki değerlerimizi koruyarak gelecek nesillere aktarmak bizlerin en temel vazifesidir. Günümüzde küreselleşmenin ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle öz değerlerimizi korumak zorlaşmakta ve kritik bir hal almaktadır" diye konuştu.
"Biz gençlerimize sahip çıkmazsak, istikbalimizi karartmayı hedefleyenler onları tuzaklarına çekecektir"
İslamofobi trendinin son zamanlarda yükseldiğini söyleyen Oktay, değerlerin kaybolma tehlikesi karşısında, başta müftüler olmak üzere tüm din görevlilerine önemli görevler düştüğünü bildirdi.
Değerlerin korunması için özellikle çocuk ve gençlere yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayan Oktay, "Çocukluk ve gençlik, insanın karakterinin oluştuğu en kritik dönemlerdir. Gençliğimiz için yapacağımız çalışmalar değerlerimizin aktarımını sağlayacak ve toplumumuzu geleceğe hazırlayacaktır. Rabbimizin, gencin fıtratında var ettiği duyguların doğru bir rehberlikle yönetilmesi, değerlerimizin gelecek nesillere aktarımı açısından önemlidir" şeklinde konuştu.
Gençlerin de zararlı alışkanlıklar ve tehlikeli akımlara karşı bilinç ve farkındalık oluşturmak, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın en temel önceliklerinden birisi olması gerektiğinin altını çizen Oktay, şunları kaydetti:
"Biz gençlerimize sahip çıkmazsak, istikbalimizi karartmayı hedefleyenler onları tuzaklarına çekecektir. Kötülüklerle mücadelenin en iyi yolu, iyilikleri çoğaltmak ve kötülüğe alan bırakmamaktır. Bizler gençlerimize rehberlik eder, örnek olursak, biz iyi örneklerin yolunu açarsak, bu ülkenin gençleri Kandil'den, Pensilvanya'dan emir alan şer odaklarının ve geleneğimize uygun olmayan tehlikeli akımların ağlarına düşmeyecektir."
Müftülerden beklentisinin, gençliğe yönelik çalışmaların sürdürülebilir olması olduğunu söyleyen Oktay, "Gençliğin heyecanı ve enerjisiyle İslam'ın hakikatleri buluşursa dünya ne kadar güzelleşir bir düşünün, Müftülüklerce, lise ve ortaokul öğrencilerine yönelik çeşitli yarışmalar düzenlendiğini ve yarışmalarla genç kitlelere hızlı ve etkili bir şekilde ulaşıldığını biliyor ve takip ediyorum. Başkanlığın gençlik çalışmalarının programlı bir şekilde yürütülmesine katkı sağlamak amacıyla, müftülükler bünyesindeki gençlik koordinatörleri daha aktif olarak kullanılabilir" dedi.
Gençlerin yanı sıra hanımlar konusunda da hassas olunması gerektiğini bildiren Oktay, "Dinimizin ve medeniyetimizin kadına bakışının, daima kadınların saygınlığını ve haklarını korumak üzerine olduğunu hatırlayarak görevlerinizde kadının onurunu ve toplumsal konumunu hedef alan tüm ayrımcı tutum ve tavırlardan uzak duracağınıza inanıyorum" dedi.
Toplumda din görevlilerinin kanaat önderi olarak görüldüğünü aktaran Oktay, bu çerçevede değerlerin korunması ve gelecek nesillere aktarımı açısından bazen yazılı görevlerin ötesinde sorumluluklar yüklenilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
"Halktan kopuk olan bir din görevlisi düşünülemez"
Görev yaptığı yörenin gönül dilini konuşamayan müftünün, insanların gönlüne de giremeyeceğini belirten Oktay, "İşiniz büyük sorumluluk gerektiren, meşakkatli ancak çok yüce bir meslektir. Halktan kopuk olan bir din görevlisi düşünülemez. Görev yerlerinizde vatandaşlarımızın derdiyle ilgilenen ve kalplerine dokunan bir yaklaşımı öne çıkarmanız sizlerden en temel beklentimizdir.Her birinizin bulunduğunuz bölgedeki genç yaşlı herkesle sosyal ilişki kurabilmesi, yaşadığı çevredeki sosyal hayatın içinde olup, vatandaşımızla iç içe olması çok önemlidir" ifadelerini kullandı.
1971 yılından bu yana Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya gibi vatandaşlarımızın yaşadığı birçok ülkede yapılan hizmetler sayesinde, bugün üçüncü kuşağa erişen Türk diasporasının, dini ve kültürel değerlerinden kopmadığını aktaran Oktay, "Bu çerçevede, yurt dışı teşkilatına din görevlisi yetiştirmek üzere başlattığınız uluslararası ilahiyat programını da takdirle takip ediyorum Uluslararası ilahiyat programının hedeflerine ulaşması için programdan mezun olanların, Başkanlık tarafından yurt dışında istihdam edilmesine ilişkin daha somut ve sonuç odaklı adımlar atmalıyız" şeklinde konuştu.
Dünyadaki diğer Müslüman topluluklara temas edilmesi ve birlik, beraberliğin sağlanmasının önemli olduğunun altını çizen Oktay, salondaki din görevlileri başta olmak üzere tüm alimlerin hassasiyet göstermesini beklediğini söyledi.
Görevlilerin, kimseyi incitmeden daima güler yüzle, irşat ve tebliğ vazifesini yerine getireceğine canı gönülden inandığını vurgulayan Oktay, "Bütün bunları yaparken, çalışma şeklimizi içinde bulunduğumuz dijital çağın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde güncellemeliyiz. İlçe müftülüklerinin, il müftülüklerinin ve taşra teşkilatınızın, sahip olduğu dijital altyapıyı güçlendirmesi ve bilgi üretimi ile bilgi paylaşımını yaygınlaştırması son derece elzemdir" diye konuştu.
İslam dünyasının, savaş, işgal, şiddet ve yoksulluk altında zor süreçlerden geçtiğini bildiren Oktay, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla, İslam'ın temel ilkeleri doğrultusunda düşünerek birliğin temini adına gayret göstermek hepimizin vazifesidir. El-Kaide, DEAŞ ve FETÖ gibi, dini kendi emellerine alet eden taşeron örgütlerin, İslam coğrafyasını harabeye çevirmelerine ve gençlerimizi hain emelleri için kandırmalarına engel olmak, geleceğimiz için hayati bir sorumluluktur.
Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfı'nın ülkemizdeki mültecilere ve sınır ötesindeki savaş mağdurlarına, bu çerçevede yürüttüğü faaliyetler tarihe geçecek gönül hizmetleridir. Diyanet İşleri Başkanlığımız, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonu bölgelerinde dini eğitim, yayın, tefrişat ve insani yardım destekleriyle savaş mağduru kardeşlerimizin yanında olmuştur ve olmaya da devam edecektir."
Terör örgütlerinin en büyük zararı Müslümanlara verdiğini belirten Oktay, "15 Temmuz hain darbe girişimi, birlik ve bütünlüğümüzü hedef aldığı kadar, milletimizin dini ve manevi dünyasını da hedef almıştır. Diyanet İşleri Başkanlığımız, faaliyetlerinde benzer bir fitne ve ihanetin bir daha yaşanmaması amacıyla gerekli tüm önlemleri almalı, sahada hiçbir boşluk bırakmamalıdır" diye konuştu.
Oktay, bir boşluk oluşması durumunda, 149 bin kişilik kadrosuyla faaliyet eden Diyanet teşkilatının, her iki cihanda da bu sorumluluktan kaçamayacağının altını çizerek, "Yapılan işlerde, sağduyu ve itidalin esas alınarak, köklerden gelen hikmeti ve estetiği ihmal etmeden, kuşatan ve kucaklayan bir anlayışla değişen dünyada değerlerimizin korunması yönünde hareket edeceğinize inanıyorum" dedi.
Diyanet personelinin, camilerin yanı sıra yurtlarda, çocuk evlerinde, kadın sığınma evlerinde, cezaevlerinde ve farklı birçok alanda faaliyet yürüterek geniş teşkilat yapısıyla toplumun bütününe temas etme gayreti gösterdiklerini kaydeden Oktay, "Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından sunulan hizmetlerin etkin şekilde yürütülmesi, uygulamada yöntem birliğinin sağlanması ve Başkanlık mensupları arasında iletişimin güçlendirilmesi için ülkemizin her köşesinde görev yapan müftülerle yapılan bu tür buluşmalar son derece önemli" ifadelerini kullandı.
Farklı temalarla, 2014 yılından bu yana gerçekleşen ilçe müftüleri kongrelerinin bu yıl "Değişen Dünyada, Değerlerin Korunmasında Diyanet Hizmetleri" temasıyla gerçekleşiyor olmasını anlamlı bulduğunu aktaran Oktay, "Dini, ahlaki ve kültürel değerlerimizin korunarak ve geliştirilerek gelecek nesillerimize aktarılmasının, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ana gündem maddelerinden bir tanesi olması, geleceğe yönelik umutlarımızı artırmaktadır" şeklinde konuştu.
Yaşadıkları yurdun emanet olduğunu belirten Oktay, "Medeniyetimizin bu emaneti ile dini ve ahlaki değerlerimizi koruyarak gelecek nesillere aktarmak bizlerin en temel vazifesidir. Günümüzde küreselleşmenin ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle öz değerlerimizi korumak zorlaşmakta ve kritik bir hal almaktadır" diye konuştu.
"Biz gençlerimize sahip çıkmazsak, istikbalimizi karartmayı hedefleyenler onları tuzaklarına çekecektir"
İslamofobi trendinin son zamanlarda yükseldiğini söyleyen Oktay, değerlerin kaybolma tehlikesi karşısında, başta müftüler olmak üzere tüm din görevlilerine önemli görevler düştüğünü bildirdi.
Değerlerin korunması için özellikle çocuk ve gençlere yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayan Oktay, "Çocukluk ve gençlik, insanın karakterinin oluştuğu en kritik dönemlerdir. Gençliğimiz için yapacağımız çalışmalar değerlerimizin aktarımını sağlayacak ve toplumumuzu geleceğe hazırlayacaktır. Rabbimizin, gencin fıtratında var ettiği duyguların doğru bir rehberlikle yönetilmesi, değerlerimizin gelecek nesillere aktarımı açısından önemlidir" şeklinde konuştu.
Gençlerin de zararlı alışkanlıklar ve tehlikeli akımlara karşı bilinç ve farkındalık oluşturmak, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın en temel önceliklerinden birisi olması gerektiğinin altını çizen Oktay, şunları kaydetti:
"Biz gençlerimize sahip çıkmazsak, istikbalimizi karartmayı hedefleyenler onları tuzaklarına çekecektir. Kötülüklerle mücadelenin en iyi yolu, iyilikleri çoğaltmak ve kötülüğe alan bırakmamaktır. Bizler gençlerimize rehberlik eder, örnek olursak, biz iyi örneklerin yolunu açarsak, bu ülkenin gençleri Kandil'den, Pensilvanya'dan emir alan şer odaklarının ve geleneğimize uygun olmayan tehlikeli akımların ağlarına düşmeyecektir."
Müftülerden beklentisinin, gençliğe yönelik çalışmaların sürdürülebilir olması olduğunu söyleyen Oktay, "Gençliğin heyecanı ve enerjisiyle İslam'ın hakikatleri buluşursa dünya ne kadar güzelleşir bir düşünün, Müftülüklerce, lise ve ortaokul öğrencilerine yönelik çeşitli yarışmalar düzenlendiğini ve yarışmalarla genç kitlelere hızlı ve etkili bir şekilde ulaşıldığını biliyor ve takip ediyorum. Başkanlığın gençlik çalışmalarının programlı bir şekilde yürütülmesine katkı sağlamak amacıyla, müftülükler bünyesindeki gençlik koordinatörleri daha aktif olarak kullanılabilir" dedi.
Gençlerin yanı sıra hanımlar konusunda da hassas olunması gerektiğini bildiren Oktay, "Dinimizin ve medeniyetimizin kadına bakışının, daima kadınların saygınlığını ve haklarını korumak üzerine olduğunu hatırlayarak görevlerinizde kadının onurunu ve toplumsal konumunu hedef alan tüm ayrımcı tutum ve tavırlardan uzak duracağınıza inanıyorum" dedi.
Toplumda din görevlilerinin kanaat önderi olarak görüldüğünü aktaran Oktay, bu çerçevede değerlerin korunması ve gelecek nesillere aktarımı açısından bazen yazılı görevlerin ötesinde sorumluluklar yüklenilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
"Halktan kopuk olan bir din görevlisi düşünülemez"
Görev yaptığı yörenin gönül dilini konuşamayan müftünün, insanların gönlüne de giremeyeceğini belirten Oktay, "İşiniz büyük sorumluluk gerektiren, meşakkatli ancak çok yüce bir meslektir. Halktan kopuk olan bir din görevlisi düşünülemez. Görev yerlerinizde vatandaşlarımızın derdiyle ilgilenen ve kalplerine dokunan bir yaklaşımı öne çıkarmanız sizlerden en temel beklentimizdir.Her birinizin bulunduğunuz bölgedeki genç yaşlı herkesle sosyal ilişki kurabilmesi, yaşadığı çevredeki sosyal hayatın içinde olup, vatandaşımızla iç içe olması çok önemlidir" ifadelerini kullandı.
1971 yılından bu yana Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya gibi vatandaşlarımızın yaşadığı birçok ülkede yapılan hizmetler sayesinde, bugün üçüncü kuşağa erişen Türk diasporasının, dini ve kültürel değerlerinden kopmadığını aktaran Oktay, "Bu çerçevede, yurt dışı teşkilatına din görevlisi yetiştirmek üzere başlattığınız uluslararası ilahiyat programını da takdirle takip ediyorum Uluslararası ilahiyat programının hedeflerine ulaşması için programdan mezun olanların, Başkanlık tarafından yurt dışında istihdam edilmesine ilişkin daha somut ve sonuç odaklı adımlar atmalıyız" şeklinde konuştu.
Dünyadaki diğer Müslüman topluluklara temas edilmesi ve birlik, beraberliğin sağlanmasının önemli olduğunun altını çizen Oktay, salondaki din görevlileri başta olmak üzere tüm alimlerin hassasiyet göstermesini beklediğini söyledi.
Görevlilerin, kimseyi incitmeden daima güler yüzle, irşat ve tebliğ vazifesini yerine getireceğine canı gönülden inandığını vurgulayan Oktay, "Bütün bunları yaparken, çalışma şeklimizi içinde bulunduğumuz dijital çağın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde güncellemeliyiz. İlçe müftülüklerinin, il müftülüklerinin ve taşra teşkilatınızın, sahip olduğu dijital altyapıyı güçlendirmesi ve bilgi üretimi ile bilgi paylaşımını yaygınlaştırması son derece elzemdir" diye konuştu.
İslam dünyasının, savaş, işgal, şiddet ve yoksulluk altında zor süreçlerden geçtiğini bildiren Oktay, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla, İslam'ın temel ilkeleri doğrultusunda düşünerek birliğin temini adına gayret göstermek hepimizin vazifesidir. El-Kaide, DEAŞ ve FETÖ gibi, dini kendi emellerine alet eden taşeron örgütlerin, İslam coğrafyasını harabeye çevirmelerine ve gençlerimizi hain emelleri için kandırmalarına engel olmak, geleceğimiz için hayati bir sorumluluktur.
Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfı'nın ülkemizdeki mültecilere ve sınır ötesindeki savaş mağdurlarına, bu çerçevede yürüttüğü faaliyetler tarihe geçecek gönül hizmetleridir. Diyanet İşleri Başkanlığımız, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonu bölgelerinde dini eğitim, yayın, tefrişat ve insani yardım destekleriyle savaş mağduru kardeşlerimizin yanında olmuştur ve olmaya da devam edecektir."
Terör örgütlerinin en büyük zararı Müslümanlara verdiğini belirten Oktay, "15 Temmuz hain darbe girişimi, birlik ve bütünlüğümüzü hedef aldığı kadar, milletimizin dini ve manevi dünyasını da hedef almıştır. Diyanet İşleri Başkanlığımız, faaliyetlerinde benzer bir fitne ve ihanetin bir daha yaşanmaması amacıyla gerekli tüm önlemleri almalı, sahada hiçbir boşluk bırakmamalıdır" diye konuştu.
Oktay, bir boşluk oluşması durumunda, 149 bin kişilik kadrosuyla faaliyet eden Diyanet teşkilatının, her iki cihanda da bu sorumluluktan kaçamayacağının altını çizerek, "Yapılan işlerde, sağduyu ve itidalin esas alınarak, köklerden gelen hikmeti ve estetiği ihmal etmeden, kuşatan ve kucaklayan bir anlayışla değişen dünyada değerlerimizin korunması yönünde hareket edeceğinize inanıyorum" dedi.