Siyasal ve somut hedefi olmayan, somut bir coğrafi alana sahip bulunmayan bu terör örgütünü kimler kurdu ve amaçları neler olabilir? Bunun üzerinde hiç düşünmeden duydukları her taraflı habere hemen inanan kimselerin yanlış kararlar aldıkları görülmektedir.
İslam ile terörü özdeşleştirme çabalarının bir ürünü olarak bu örgütü kuranlar ise sinsice çalışmalarını sürdürmektedirler. Bu örgütün İslam adına hareket ettiğini zanneden bazı saf Müslümanlar ise bilmelidirler ki, bu kanlı örgüt bırakın İslam’a hizmet etmeyi, İslam’a en büyük darbeyi vurmaktadır.
Zira IRA ve ETA gibi örgütlerin somut hedefleri, coğrafi alanları, örgüt yapıları ve kadroları vardı. Oysa el-kaide denilen bu örgütte bunların hiç birisi yoktur. Bu örgüt için adeta tüm dünya bir eylem alanıdır ve bu durum bize göre oldukça manidar ve düşündürücüdür.
El-kaide adlı bu örgüte yaptırılan eylemlerle dünyada siyasi bir sonuç alınmak istendiği ayan beyan ortadadır. Bunu göremeyenlerin dönüp kendilerine bakmaları ve eleştirel akılla meseleyi yeniden düşünmeleri uygun olacaktır.
Bu taşeron örgütü kuranların ve kullananların bize göre tek amacı; tüm dünyada özellikle de Batı’da İslam aleyhtarlığını kışkırtmak ve İslam ile terörü özdeşleştirmektir. İslam düşmanlarının bilerek kurduğu ve bilinçli olarak yönettiği bu örgüte karşı dikkatli olmak gerekmektedir.
Bu örgüt sayesinde dünyadaki insanlar nezdinde “İslam karşıtı bir cephe oluşturulmak istendiği” açıktır.
Bize göre el-kaide aslında İslam’ın yükselişini engellemek maksadıyla kurulmuş ve sinsice kullanılan bir örgüttür.
Süper güçlerin istihbarat örgütlerinin kullandığı ve kolayca kandırdığı üç beş cahil adama “cihad” söylemleriyle eylemler yaptırılmaktadır. Daha sonra ise “el-kaide yaptı” denilerek tüm dünya kamuoyunda kara propaganda ile İslam karşıtı bir cephe oluşturulmaktadır.
Nitekim bir fikri, düşünceyi, akımı veya hareketi yok etmek için önce o düşüncenin boş ve yararsız olduğunu insanlara göstermek, sonra da kanlı eylemler yaptırtmak suretiyle o hareketi etkisiz kılmak taktiği yıllardır uygulana gelmektedir.
Aynen bu şekilde, yapılan bu vahşi saldırılarla İslam’ı kan, vahşet, terör ve şiddet dini olarak gösterip insanları İslam’dan soğutmak hedeflenmektedir. Bu nedenle kanlı eylemlere imzalar atılmakta ve bombalar patlatılmaktadır. Bu sözde örgüt bahane edilerek İslam coğrafyası işgal edilmekte, doğal kaynakları harıl harıl sömürülmeye devam edilmektedir.
Öte yandan, Batı toplumlarında ezilen insanların İslam’ı bir kurtuluş umudu olarak görmemelerini temin maksadıyla da bu örgüt bilinçli olarak kullanılmaktadır. Dünya medyasının büyük bölümünü kontrol altında tutan küresel sermaye sahipleri, planlı ve programlı olarak gerçekleştirilen bu terör eylemlerini (!) bahane ederek İslam’a sinsice saldırmakta ve hain hedeflerine doğru adım adım yol almaktadırlar.
İnsanlar bu şekilde İslam’dan soğutulduktan ve İslam korkusu tüm dünyada maksatlı olarak yayıldıktan sonra kurdukları sömürü düzeninin devamını isteyen bu hain güçler, insanların ellerinde tutunacakları sağlam bir dalın kalmasını istememektedirler.
Bir taş ile bir kaç kuş vurmak isteyen bu kimseler bunu yıllardır başarıyla uygulamakta ve maalesef hedeflerine doğru da kararlı bir biçimde gitmektedirler.
Sonuç olarak ifade edecek olursak, el-kaide denilen terör örgütü süper güçlerin kurduğu ve yönettiği ve onların amaçlarına hizmet eden bir kanlı örgüttür. Süper güçlerin istihbarat örgütlerinin dünyanın değişik yerlerinde yaptıkları ya da yaptırdıkları kanlı eylemler bu sözde örgüt vasıtasıyla tüm Müslümanların üzerine yıkılmaktadır. Bu eylemlerden kazançlı çıkanlar hep İslam karşıtlarıdır. Dolayısıyla böyle bir ipucu bu örgütü kuranların ve kullananların kimler olduğu konusunda bize apaçık bir fikir vermektedir. Bu ipucundan yola çıkarak gerçeğe ulaşamayan ve aynı delikten defalarca ısırılmaya devam eden müminlerin olgun birer mümin olduklarını söylememiz oldukça zordur.
Netice itibarıyla, bu tür eylemleri ve el-kaide terör örgütünü sahiplenen saf kimseler bilmeden İslam’a en büyük zararı vermektedirler. Zira İslam’ın terörü onaylaması asla ve kat’a söz konusu değildir. Bu bakımdan, el-kaideyi kuran ve kullanan adamlar ne yaptıklarının çok iyi farkındadırlar. Bu nedenle akıllı Müslümanlara düşen görev, dönen bu dolapları fark etmektir. Terör ile bir yere varılamayacağını bilip bu ucuz, göz boyamaya yönelik, seviyesiz ve basit yaklaşımlarla bu çağda İslam’a hizmet edilemeyeceğini bilmektir. Asıl zor olan mücadele yöntemini benimseyip insanların gönüllerini fethetmektir. İslam’ı doğru dürüst anlamak, yaşamak ve tanıtmaktır. Dinlerini öcü gibi gösterenlerin elinde oyun ve eğlence aracı olmamaktır. (15.06.2012)
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi