Bu yazıma “yoksa ben deist miyim” diye başlamamın sebebi, bundan birkaç ay önce dinlediğim bir konferansta, konuşmacı zat deizm ve tehlikesini anlatmaya çalıştı. Aslında zararını anlatacağı yerde, deizmi öyle bir tasvir etti ki, neredeyse ben oracıkta deist olacaktım. Çünkü biz biliyoruz ki, günahın tasviri ciddi zararlara sebebiyet verebilir ve vermektedir. Özellikle bu konuda Bediüzzaman: “Batılı tasvir, saf zihinleri idlâl eder.” Yani, olumsuz bir şeyi tarif ve izah etmek bile zihinlerde, ruhlarda kötü ve karanlık izler bırakır. Aslında deizm diye bir sorunumuz yokken, deizmi sanki öğretir gibi anlatmak, zannedersem geçlerin ruh ve zihin dünyasını alt üst etmekten başka bir işe yaramayacaktır.Deizm, aslında bir yaratıcının var olduğunu ve âlemi yarattığını kabul etmekle birlikte, bu yaratıcının dünya ve dünyaya ait tüm iş ve işlemlere müdahalesini reddeden, fiiliyatta yaratıcının müdahalesini kabul etmeyen veya umursamayan bir anlayışa dayanmaktadır. Yani deizm kişinin heva ve hevesini ilah edinmesidir desek her halde hata etmiş olmayız.Şimdi kendimize şu soruyu soralım: Neden gençlerimiz Allah’ın hayata müdahalesini reddeden bu deist anlayışa kaydığı sürekli dile getiriliyor? Ve neden deizme sanki hizmet ediyormuşuz gibi, her yerde deizmi anlatmaya ve duyurmaya, safi zihinleri zorla ifsat etmeye çalışıyoruz? Bunu hiç düşündük mü?Çocuklarımızın deizme kaydıklarını ve deist olduklarını söyleyen ve bundan rahatsız olan anne babalara sesleniyorum: Evlerimizde izlediğimiz dizelerin, filmlerin, yarışma ve magazin programlarının inancımıza müdahale etmesine izin vermiyor muyuz? Ne kadar ahlaksızlık ve din dışı fikir ve manzara varsa hiç sıkılmadan ailece izliyor, hayatımıza ve çocuklarımızın ahlakına müdahale etmesine gönüllü olarak müsaade etmiyor muyuz? Evet, hayatımıza müdahale etmesine bal gibi izin veriyoruz ve izin verdiğimiz film, müzik ve sosyal medya endüstrileri, bütün dünyaya deist bir kültür yayıyor; fakat TV karşısında uyuşan beyinlerimizle bu tehlikeyi fark edemiyoruz.Deizmi adeta savunurcasına gündemde tutan medyatik çapsızlara(!) sesleniyorum: Cenab-ı Hak Ankebut Suresi 64. ayette, Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Buyurmasına rağmen, size ne oluyor ki, Kur’an’ı hayat düsturu haline getirmeniz gerekirken, insanlığa kargaşa ve felaket getiren batı medeniyetini ve bu medeniyetin bir sonucu olan deizmi benimser hale geldiniz. Sonra da dönüp hiç utanmadan, sıkılmadan bizim çocuklarımız neden deizme kayıyor diye, TV programlarında şöhret olmak adına saatlerce tartışıyorsunuz.Günlük yaşantısını filmlerin ve dizilerin şekillendirdiği anne babalara sesleniyorum: Çocuklarımızın deist olduğundan şikâyetçi olan bizler, Allah’ın ticaretimize müdahale etmesini ret etmiyor muyuz? Ticaretimizi, dinimizin “Allah ve Resulüne savaş açmak” olarak nitelendirdiği faiz temeline dayandırmıyor muyuz? Her yıl iş yaptığımız ve bizim iş ortağımız dediğimiz onlarca Siyonist bankalar vasıtasıyla, Siyonizm’e milyarlarca lira faiz ödediğimizin farkında değil miyiz? Binlerce faizli banka şubesi, milyonlarca faizli kredi kartı ile yaşamıyor muyuz? Çocuklarımızın düğünlerinden tutun, okul eğitimine kadar her şeyi faizle yapmıyor muyuz? Sonra da dönüp gençlerimiz neden deizme kayıyor diye yaygara koparıyoruz.Deist oldu veya oluyorlar dediğimiz gençlerimiz gerçekten deist mi? Yoksa böyle bir tehlike yokta biz mi büyütüyoruz? Müslüman feraset sahibi olmalıdır, düşmanını ve düşmanının hamlesini bilmek veya en azından tahmin etmek zorundadır. Kanaatimce deizmin sürekli gündemde tutulmasının sebeplerinden biri, İmam-Hatip okullarının önünü kapatma projesinden başka bir şey olmadığıdır. Çünkü önü açılan ve hemen her kesimin çocuklarını gönderdiği İmam-Hatip okullarının öğrenci velilerine, “benim çocuğuma peygamber düşmanlığı öğretiliyor” fikrinin verilmeye çalışılması başarıldığı takdirde, zaten İHL okullarının önünün kapatılması sonucunu doğuracaktır. Böylelikle İHL okullarına karşı duran zihniyet bir nevi başarı elde ederken, bundan en çok etkilenen kesim de masum yavrularımız olacaktır. Kısacası deizm kişiyi dindar olup olmamak ikilemine maruz bırakarak, zihnini adeta esir almaktadır. İkinci olarak hiçbir sınır ve kural tanımayan tek yönlü bir özgürlük anlayışı, popüler kültürün inanç ve ahlak haline gelmesi, haz merkezli yaşam tarzı itikadi ve ahlaki problemlere yol açmakta ve buda bir nevi deizmi sonuç vermektedir. Buna bağlı olarak, bizim de az veya çok deist olduğumuz gerçeğidir. Bizler ticaretimize, alış verişimize, dostluklarımıza ve aile hayatımıza Allah’ı karıştırmıyor, nefsimizin ve duygularımızın bize emrettiği şekilde hareket ediyorsak, zaten deizmi farkında olmadan yaşıyoruz demektir. Hiç düşündük mü; gençlerin deizme bulaşmasından şikâyetçi olan bizlerin, hayatımızdaki yasakları ve özgürlükleri Allah inancımızın müdahalesine göre mi düzenliyoruz? Yoksa muasır medeniyetler seviyesine ve Kopenhag kriterlerine göre mi? Örneğin, inandığımız Allah, içkiyi haram kılmış, biz bakkallarda bile satılmasına izin veriyoruz. İnandığımız Allah zinayı yasaklamış, biz suç olmaktan çıkarıyoruz. İnandığımız Allah kumarı pislik olarak nitelendiriyor, biz millileştirip Milli Piyango haline getiriyoruz. İnandığımız Allah, Lut kavmini sapkınlıkları yüzünden helak etiğini bildiriyor, biz bu sapkınlıklara dernekleşme hakkı verip, kanunla koruma altına alıyoruz. Sonra da dönüp bu gençler neden Allah inancının hayata müdahalesini umursamayan deizme kayıyor diye soruyoruz. Bu soruyu sorarken acaba hiç mi utanmıyoruz? Hiç mi sıkılmıyoruz?Biz ne zaman hal ve tavırlarımızla, yaşam tarzımızla fiili olarak deist olmayı bıraktık, işte o zaman çocuklarımız da deist olmayı bırakacaktır. Yani aile içi yaşantımıza, ticaretimize, dostluklarımıza, akrabalıklarımıza ne zaman Allah’ın müdahalesine izin verdik, şu veya bu konuda insanlar ne der yerine, Allah ne der diye düşündük işte o zaman biliniz ki bizim için deizm diye bir şey olmayacaktır.Kalın sağlıcakla
Ayhan TOPÇU
Eğitim Uzmanı